İKİNCİ YENİ HAREKETİ ve ŞİİRİ
Mustafa ÇALDAK
İkinci Yeni
1950’li yıllarda ortaya çıkmış bir şiir hareketidir. Hareketin ortaya çıkış
tarihi hakkında farklı görüşler olmakla birlikte kesin bir tarih vermek
gerekirse bu 1956 senesidir. Çünkü ‘İkinci Yeni’ adı ilk defa, 19 Ağustos 1956
tarihli Son Havadis gazetesinde yayımlanan ‘İkinci Yeni’ adlı yazıda Muzaffer
İlhan Erdost tarafından kullanılır. Fakat bir edebi dönemin veya hareketin
başlangıç tarihini kesin bir tarih vermek doğru olmadığından, İkinci Yeni
hareketini de kesin bir tarihten başlatmak doğru değildir. Çünkü edebi
değişimler belli süreçte ortaya çıkarlar. Tarihsel süreç ve edebi hareketin
doğduğu çevre göz ardı edildiğinde doğru sonuçlara ulaşılamaz. İşte İkinci Yeni
hareketini de hem kendinden önceki hem de doğduğu dönemin, toplumsal/siyasal ve
edebi koşullarıyla değerlendirmek gerekir.
‘İkinci Yeni
hareketi önceden anlaşarak, ortak bir bildirge yayımlayarak veya belli bir
dergide kümelenerek başlamış bir hareket’ (Karaca 2005: 90) değildir. İkinci
Yeni, Servet-i Fünuncular gibi bir dergi etrafında toplanan; Fecr-i Aticiler
gibi ortak beyanname ya da Birinci Yeniciler gibi ortak bir poetika yayımlayan
bir topluluk veya hareket değildir. İkinci Yeni şairleri o yıllarda
birbirlerini tanımazlar bile. ‘İlhan Berk, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut
Uyar, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan gibi öncüler birbirinden habersizce, 1950’li
yılların ilk yarısından itibaren, Yenilik, Yeditepe, Şiir Sanatı, İstanbul, A
ve Pazar Postası gibi dergilerde, dil, biçim, içerik ve söylem bakımından var
olan şiirden tümüyle ‘başka’ şiirler yayımlamaya başlarlar.’ (Karaca 2005: 90).
Belki de ‘başka’ olan bu şiirlerin tek ortak yanı var olan şiirden tamamen farklı
olmasıydı.
1954-1956
yılları arasında farklı dergilerde yayımlanan farklı şiirler İkinci Yeni
hareketinin bir nevi tohumları olurlar. Fakat bu öncüler 1956 yılından itibaren
Pazar Postası’nda yazmaya başlarlar.
Böylece İkinci Yeni etrafında bir tartışma başlar. Ve bu tartışmalarda
Muzaffer İlhan Erdost’un büyük payı vardır. Erdost kaleme aldığı birçok
eleştiri yazısında İkinci Yeni şiirini konu edinir.
İkinci Yeni Şiirinin Genel Özellikleri
1. İkinci Yeni şiiri, nesnenin genel görüntü
dünyasını değiştirme dileğiyle soyutlamaya gider ve gerçeküstü bir tablo gibi,
eşyalar arası sınırları kaldırarak biçimsel farklılıkları aşmayı dener.
2.
İkinci Yeni şiiri, imgeci bir şiirdir. Bu yüzden
zor anlaşılır.
3. İkinci Yeniciler anlamı karartan ve gizleyen bir
tavır takınırlar. Sözcüklerin gerçek anlamlarının yerine, çağrışımlarla
derinleşen anlamına önem verirler.
4. Şahıs kadrosunu genellikle mitolojik
kahramanlardan oluştururlar. Yunan mitolojisinden alınan sembolik tiplerin
(Meduza, Leda, Phoenix gibi) hazır imge dağarından yararlanırlar.
5. Günlük konuşma dilini dışlayarak kurulu dilin
yapısını bilinçli bir biçimde bozarlar.
6. Halkın yaşam alanlarından ve kültürel
yaratımlarından uzaklaşmak isteyen İkinci Yeniciler, Garip şiirinin halk şiiri
ve folklardan yaptığı tip, imge ve söylem ödünçlemelerine kapıları kapatırlar.
7. Kentli küçük insan tipinin çizilmesine ve bu
tipin Süleyman Efendi tiplemesinde olduğu gibi idolleştirilmesine son verirler.
8. Konu, öykü ve olay, şiirin bünyesinde silinmek
istenir. Bu yüzden İkinci Yeni şiiri daha çok betimleyici metinlerden oluşur.
9. Düşünsel arka-planlarını genellikle varoluşçu
düşünürlerin (özellikle J.P.Sartre, Heidegger) görüşleri; estetik
arka-planlarını ise daha çok gerçeküstücüler ve dadacıların sanat anlayışları
belirler. Bu nedenle İkinci Yeni şiirinin ana izleklerini; insanın dünyadaki
yabancılığı ve kökensel yalnızlığının daha derinden duyulmasıyla ortaya çıkan
bunaltı, bunalım kaygı ve ürküntü gibi kavramlar oluşturur.
10. Nükte, şaşırtmaca ve tekerlemeden kaçarlar; daha
çok düşünen ve acı çeken bir vicdanın kanayan sesi duyulur.
11. Şiirde anlamdan çok duyguya ve çağrışıma
dayanarak şiirin içsel zenginliğini daima yeni yorumlara/okumalara açık
bırakırlar.
12. Garip şiiri yoksul çoğunluğun yaşama koşullarını
ve zevk anlayışını dikkate alırken; İkinci Yeni, daha çok aydın kesimin ve elit
tabakanın zevkine hitap eder.
13. Şiiri diğer sanatlarla yakın ilişkiye sokarlar.
Dolayısıyla musiki ve özellikle de resme ait görsel değerlerin hazır imge
rezervlerinden yararlanırlar.
14. Bilinçaltı otomatizmine yönelerek; şiiri aklın, ahlaki endişelerin, yasaların ve
alışılmış her türlü sınırlayıcı, baskıcı düzeneklerin dışına çıkarmak isterler.
15.
Biçimin içerikten önce geldiğini savunan İkinci
Yeniciler, siyaset dışı kalmaya özen gösterirler.
İkinci Yeni’nin Doğuşunda Rol Oynayan
Etmenler
İkinci Yeni
hareketinin doğuşunda önemli etmenler rol oynar. Bu etmenleri ‘sosyal, sanatsal
ve Batı kaynaklı’ (Karaca 2005: 127) etmenler olmak üzere üç başlık altında
inceleyebiliriz.
İkinci Yeni
Demokrat Parti döneminin sosyal ve siyasal şartları altında doğmuş bir
harekettir. Fakat yetişme dönemleri ise İnönü dönemidir. Bundan dolayıdır ki
İkinci Yenicilerin yetişmesinde, her iki dönemin de etkisi vardır. Ayrıca
İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği bunalımlı yıllar, ekonomik kriz, fakirlik,
ideolojik çatışmalar İnönü döneminin sosyal/siyasal ortamına damgasını vurur.
Bu sanata da yansır.
Bu dönemde
‘ulusçu/hececi’ (Karaca 2005: 128) şiir zayıflamış, buna karşın Garip şiiri ve
Toplumcu Gerçekçi şiir gücünü artırmıştır. ‘Menderes dönemine gelindiğinde çok
partili hayata geçiş, köyden kente göç, sanayileşme, kapitalistleşmen ve
bireyselleşme bu dönemin başlıca toplumsal olgularındandır.’ (Karaca 2005:
128). İdeolojik çatışmalar ve baskılar maalesef bu dönemde de sürer. 1950-1960
yılları arasında etkin olan şiir hareketleri ise Toplumcu Gerçekçiler,
Hisarcılar, Mavi Grubu ve İkinci Yenicilerdir. Böyle bir ortamda doğan İkinci
Yeni şiiri, üzerinde en çok konuşulan hareket olur.
İkinci Yeni
hareketi üzerine yapılan tartışmalar, bu hareketin mahiyeti üzerine olduğu
kadar bu hareketi doğuran etmenler üzerinde yoğunlaşır. Bazı eleştirmenler
(Asım Bezirci, Attila İlhan vb.) İkinci Yeni’nin doğuşunu Demokrat Parti’nin
baskılarına bağlarlar. Bazıları ise, dönemin sosyal, siyasal şartlarıyla
ilişkili olduğu, görüşünü savunurlar. Fakat en önemli sebeplerden biri de
‘İkinci Yeni öncesindeki şiir anlayışlarının yetersizliği ve tıkanması’dır.
(Karaca 2005: 134).
Genellikle bu
hareketin Garip şiirine ve Toplumcu Gerçekçi şiire tepki olarak doğduğu görüşü
öne sürülür. İlhan Berk İkinci Yeni’nin Garip şiirine tamamen karşı olduğunu
söyler. Çünkü Garip şiiri anlama dayalı şiirdir. İkinci Yeni anlama karşıdır.
Garip şiiri konuşma dilini savunur fakat İkinci Yeni konuşma diline karşıdır.
Garip şiiri salt şiirden yana değildir, İkinci Yeni salt şiirdir.
Birçok yazar
ve eleştirmen ‘İkinci Yeninin Garip’in söze dayalı, açık, yalın anlamı öne
alan, imgeyi dışlayan şiirine karşı bir tepki sonucu doğduğu’ (Karaca 2005:
136) görüşünü savunur. ‘Garipçilerin, şiiri sokak diline dayalı bir ironiyle,
basit bir söyleyişle, derinlikten uzak bir anlamlandırmayla atbaşı yürütme
çabaları, İkinci Yeni şairlerinin şiirsel dili ve derinlikli anlayışı temel
alan, kolay ele geçmez bir anlamdan yana olan çağrışıma açık olmayı önemseyen
yaklaşımıyla giderek zayıflamıştır.’(Asiltürk 2006: 143)
İkinci Yeni
Hareketi’nin doğmasındaki bir başka etmen ise ‘Batı sanatından ve edebiyatından
gelen etkilerdir.’ (Karaca 2005: 136). İkinci Yeniciler çeşitli yazı ve
söyleşilerde Batılı şair, ressam ve müzisyenlerden bahsederler. Poetikalarına
bakıldığında Batı şiirinden, Sürrealistlerden ve resim, müzik, sinemadan
etkilendikleri görülür.
İkinci
Yeni’nin etkilendiği en önemli edebi akım Gerçeküstücülüktür. Çünkü İkinci Yeni
şairlerinin çoğu ‘usa karşı çıkma, usla kavranan verili gerçeği yıkarak yeni
bir gerçek yaratma, anlamın ve dilin mantıksal bağıntısını bozma gibi poetik
düşünceler konusunda Gerçeküstücü şairleri izlerler.’ (Karaca 2005: 140). Bu
İkinci Yeni şairlerinin poetikalarına yansıdığı gibi, şiirlerinde de bu etki
görülür.
İkinci Yeni
şairlerinin yazı ve söyleşilerine bakıldığında aslında bu hareketin doğuş
sebebi, iddia edildiği gibi Demokrat Parti döneminin sosyal/siyasal baskısının
olmadığı; aksine kendilerinden önceki dönemlerin gerçeklik anlayışına, dili
kullanma şekline gösterilen tepki olduğu görülür. ‘Yani siyasal baskıdan kaçan
değil, tersine verili dile, akla, tarihe, düşünceye, alışılmış algılama
biçimine karşı çıkarak siyasal veya sanatsal vb. iktidarın her türlüsüne
başkaldırmışlardır. İktidarın aracı olmayı kabul etmemek, onun dilini
kullanmamak, alışılan şiiri yadsımak, toptan bir iktidara başkaldırmaktır.
(Karaca 2005: 194). İlhan Berk’in Toplumcu Gerçekçi çizgiyi, Edip Cansever ve Turgut
Uyar’ın Garip şiirini, Sezai Karakoç’un hececi şiiri terk edip yeni bir yol
izlemeleri; onların önceki poetik yolları yetersiz gördüklerine işaret eder.
İkinci
Yenicilerin yöneldikleri en önemli kaynak Batı’daki Gerçeküstücülerdir. Onlar
aklın ve bilincin kurduğu kurulu düzen/dünya dışında bilinçdışını, düşü
keşfettiler. ‘Gerçeküstücülerin akıl ve mantığı devre dışı bırakma çabaları,
serbest çağrışıma, bilinçaltının sağaltılmasına, bilinçdışının sınırsız
dünyasına ve rastlansallığa dayalı bir şiir kurmaya çalışmaları, biçimde koşuk
şiir anlayışını yıkmaları; hatta şiirin en önemli birimi dizeyi alışılmış
çerçevenin dışında kullanarak ‘düzyazı şiir’ yazmaları İkinci Yeni şairlerini
etkilemiştir.’ (Karaca 2005: 194-195). ‘Bilincin kurduğu bütün düzenlerin insan
ve problemlerini çözemediğine tanıklık eden bu nesil bu nedenle bilincin
biçimlendirdiği kurulu düzene ait her şeyi reddetmekle işe başlayıp’
(Korkmaz-Özcan 2006: 66) yaşadıkları dönemin sosyal/siyasal ve edebi iktidarın
karşı durmuşlardır. Bu durum İkinci Yeni şairlerinin kurulu düzeni
dışlamalarına sebep olur.
İkinci Yeni
hareketinin doğmasındaki üçüncü etmen ise Türkiye’de 1940-1950’li yıllarda
görülen toplumsal değişmelerdir. İkinci Yeni şairleri ‘imparatorluktan ulus
devlete, Doğu’dan Batı’ya, saltanattan cumhuriyete geçişin yarattığı ikilemi;
1940’lı yıllarda İkinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu ekonomik krizi, toplumsal
baskıyı, köy yaşamından kent yaşamına, tarım toplumundan sanayi toplumuna,
kapitalistleşmeye geçişin yarattığı toplumsal ve bireysel sorunları, geleneksel
değerlerle modern değer ve düşünceler arasında kalmanın neden olduğu bunalımı
-az ya da çok- yaşamışlardır.’ (Karaca 2005: 195). Böylece onlar ‘yeni bir
otoritenin belirlediği’ (Karaca 2005: 195) egemen olduğu sosyal ve kültürel
ortamda yetişmişlerdir. Bundan dolayı kendilerinden önceki poetikalara, şiir
anlayışlarına, sanat görüşlerine başkaldırma çabası görülür.
Sonuç olarak,
İkinci Yeni’nin doğmasında çeşitli etmenlerin olduğunu görmekteyiz. Bunlar
‘Demokrat Parti’nin toplumsal/siyasal baskısı ve bu dönemdeki büyük toplumsal
değişme, ikincisi Garip şiirine ve Toplumcu Gerçekçi şiire, daha doğrusu söze
dayalı şiire tepki, üçüncüsü de Batı sanatlarının (Gerçeküstücülük, atonal
müzik, soyut resim ve Gerçeküstü sinema) etkisi ve biyografik olgular’ (Karaca
2005: 148) sayılabilir. Bütün bunların yanında İkinci Yeni şairlerinin çoğunun
yoksul ailelerden geldiklerini de unutmamak gerekir.
İkinci Yeni Hareketinin Türk Şiirine
Getirdiği Yenilikler
İkinci Yeni
ile birlikte Türk şiirinin büyük bir değişim yaşadığı görülür. Şiirimizdeki bu
değişimi ve yenileşmeyi göz önünde bulundurarak İkinci Yeni hareketinin
getirdiği yenilikleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1.
Şiir Dilinin Değişmesi
Dil her şeyden
önce algılama ve bu algıları dışa vurma aracıdır. Bundan dolayı algılama
biçiminin değişmesi doğrudan dilin değişmesi anlamına gelecektir. İnsanda
algılama duyusal ve sezgisel olmak üzere iki çeşittir. Duyusal algılama nesnel
algılamadır ki beş duyu organımızla algılamamızdır. Buna uygun bir dili vardır.
Bu dil doğa ve nesneye bağlı, onları yansıtan akıl ve mantığın dilidir. 20. yüz
yılın bilimsel gelişmeleri ‘somut ve tek gerçek’ anlayışını temelden sarsmış,
onun yerine görecelik (relativite) kavramını ikame etmiştir. Böylece aklın ve
mantığın doğurduğu nesnel dilin egemenliği yıkılmış olur. Bu yeni dil
bilinçdışı dilidir ki, bu Rimbaud, Mallarme gibi şairler, Kandinsky gibi
ressamlar ve Schoenberg gibi müzisyenler tarafından kullanılan yeni sanatın
yeni dilidir. Bu dil sezgiseldir,
duyusal algılamanın sınırlarını aşar ve kurallarını alt üst eder. ‘Söz dizimi,
imgelem bu dilde sınır tanımaz, alt üst olur; çünkü söz konusu dil doğa ve
nesnelerle bağlarını koparmıştır.’ (Karaca 2005: 200).
İkinci
Yeni’nin getirdiği yenilikler öncelikle kendini dilde gösterir. Bu alışılagelen
şiir dilinden bir sapmadır. İkinci Yeni ‘Ulusçu/hececi şiir ile Toplumcu
Gerçekçi şiirin ve Garip Hareketi’nin iletme ve düşünce aktarma amacı güden,
alışılmış dil mantığına, algılama ve hayal etme biçimine, yalın ve düzgün ifadeye
dayalı mimetik diline karşı çıkar ve bu dili çeşitli sapmalar yoluyla bozar.
‘İkinci Yeni’nin dil bağlamında getirdiği en önemli çıkışlardan biri, mimesisin
kırılmasıdır. Dilin doğanın içinden görülmesinden uzaklaşılarak doğanın dilin
içinden görülmesi bu gelişmede en önemli etkendir.’(Kahraman 2004: 121).
Birinci Yenicilerde yüzü dışa dönük olan şair,
İkinci Yenicilerde içe yönelir ve bir kırılma yaşar. ‘Böylece aklın
biçimlendirdiği yüzeysel anlamı dışlayan bu şiir hareketi kendisine bilinç
otomatizmini esas alarak imge yüklü, kapalı ve kilitli bir dili tercih eder.
Zamanla imge yükü ağırlaşan bu şiir hareketi, içine kapanarak kendine özgü bir
dil dünyası kurar. Birbirinden uzak ara unsurların bir araya getirilmesinin
temelinde okuyucuyu sarsma, dağıtma ve anlamı yokuşa sürme dileği yatmaktadır.
Montaj ve kolaj tekniklerinin yardımıyla metinler arası ilişki kurularak şiirin
anlam ve anlatım olanakları çoğaltılır (Korkmaz-Özcan 2006: 67).
a. Sessel Sapmalar
İkinci Yeni
şiirinde değişik çağrışımlar uyandırmak maksadıyla bölgesel söyleyişler (ağız)
yansıtılmaya çalışılır. (Koydu/kodu,
koymazdın/komazdın, kayısılar/kaysılar, aşağılara/aşağlara vb. )
b. Yazınsal Sapmalar
İkinci
Yeniciler yazım kurallarına uymayıp, bu kuralları bozmuşlardır. Bazen büyük
yazılması gereken harfleri küçük (‘azalmış
galata’da iki deli çocuk’-E.A.), küçük yazılması gereken harfleri büyük
yazılmaları (‘Sarı, o Çokgüzel,
giriyor kentime’-İ.B./ ‘Ne güzel gözlerin vardı Kara at!’-T.U.), İkinci Yeni şairlerinin alışılmış ve kurallara
dayalı düzeni yıkmak istemelerinden kaynaklanır. Ayrıca mevcut dilin yapısını
bozmak için ayrı yazılması gereken sözcükleri bitişik yazmışlardır. (‘karnlığımdabiralatgibigibiboynun’-İ.B./
‘üçyüzonsekizbinyediyüzseksensekiz
parça gemi donattılar.’-T.U.)
c. Sözcüksel Sapmalar
İkinci
Yenicilerde görülen en önemli dil sapmalarından biri de sözcük biriminin
bozulmasında gösterir kendini. Çeşitli çağrışımlar uyandırmak için sözcüklerin
yapısını bozar, yeni sözcükler türetirler. Örneğin Cemal Süreya’nın ‘Gözleri
göz değil gözistan’ dizesinde ‘göz’
ile ‘istan’ eki birleştirilerek yeni bir kelime türetilir. Süreya’nın şiir
kitabı ‘Üvercinka’ ise güvercin
kelimesini bize çağrıştırmaktadır. Ece Ayhan ise ‘cehennette, aparthanlarda, ustangul Türkçesi gibi farklı
çağrışımlar içeren sapmaları şiirinde kullanır. Bunların yanında Turgut Uyar’ın
‘yergökyüzüne, İstanbulistan, Vizansiya’
gibi ilginç sapmalar kullandığını görmek mümkündür.
d. Ters Çevirme
İkinci Yeni
şairleri, alışılmış şiir dilini bozmak, dil mantığını yıkmak için ters
çevirmeye başvururlar. Bazen bir sözcüğün harflerinin yeri değiştirilir. Bazen
de tamlamaların yerleri veya harfleri değiştirilir. (‘Çapalı Karşı’-E.A./ ‘dikeni
seven gülüne katlanır’-E.A./)
e. Sözdizimsel Sapma
Ayrıca bu
dönemde sözdiziminde de bozulmalar olduğu görülür. Böylece sözcükler hem
dilbilgisi hem de anlam bakımından birbirinden koparılır. Bu da şiiri anlamayı
zorlaştırır. (‘Sabahla ne güzel durdunuz
aşkıma/Yaşamamdan padişah uyanıyorsunuz’-İ.B.; ‘Göz oluyorlar birden, bu gözler de yatağa iç yapanları/masaya üst
yapanları bunlar’-E.C.; ‘Hiçbir
şeylerim hep tamam olsa bile’-T.U.; ‘Ah
karpuzun içindeki kesmece delikanlım İstanbul’-E.A.; ‘Giriyor bir kumru içeri camdan çatlak’-E.A.)
Örneklerde
görüldüğü gibi alışılmış söz diziminin bozulmuş olması şiirin anlaşılmasını
güçleştirmiştir.
2. Alışılmamış Bağdaştırmalar/Mantık Dışı
Söyleyişler
Bağdaştırma en
az iki sözcüğün bir anlamsal bütünlük kuracak biçimde birbirine eklenmesidir.
İkinci Yeni
şairleri yaptıkları alışılmamış bağdaştırmalar, ‘sözcüklerin anlam yapısını
bozmak için değil, aksine yeni ve daha etkili bir anlamsal yapı kurmak için
yapılır. (Karaca 2005: 220). Bu bazıları tarafından şiirde anlamın yok edilmesi
olarak algılanmıştır. Aslında ‘İkinci Yeni, anlamsızlığı ilke olarak savunmadı,
şiirin anlamsız da olabileceğini vurgulayarak, ona tam bir serbestlik tanıdı.
Anlamın, şiirin yeni biçiminden dolayı anlaşılamamış olması da bir gerçekti;
yeni biçime yabancı olan için bu şiirde anlam bulmak olanaksızdı da… (Yavuz
2005: 318)
Böylece
kalıplaşmış bağdaştırmaların dışına çıkılmış, imge alanı iyice
genişletilmiştir. Ve ‘çağrışımlara açık bir şiir kurmaya çalışmışlardır.’
(Karaca 2005: 220). Bu İkinci Yeni şairlerinin bilinçdışına yönelmelerinden
kaynaklanmaktadır. ‘Akla karşı çıkarak akıl dışı, mantık ötesi bir şiir dili ve
imgelem dünyası kurmaya çalışmışlardır.’ (Karaca 2005: 221). Ayrıca
Gerçeküstücülerin nesneyi algılama şekli ve nesneyi yerinde koparma düşüncesi
sanata farklı imgeler getirmiştir. Bir ameliyat masasında, dikiş makinesi,
şemsiye yan yana getirilir. İşte bu algılama İkinci Yeni’ye de aynen yansır. (‘Amerikan bir gök/İngiliz akşamı,-İ.B.;
‘O zamanlar yalnızlıklar sakalı
gökyüzüne çıktım’-İ.B.; ‘O yorgun ve
tükenmez merdivenler saatinde’-T.U.; ‘Üstelik beni sevmek haşlanmış pirinçleri beyazlatır Günaydın’-E.C.)
Bütün bu
örneklere baktığımızda İkinci Yeni ile beraber Türk şiirinin dil, imge ve anlam
bakımından büyük bir değişime uğradığını görmekteyiz.
Sonuç olarak şunu
söyleyebiliriz: ikinci Yeni, gerçeği algılama şekli, akla ve mantığa bakışı,
dil anlayışı; şiir ve toplum, resim, imge, resim ve müzikle ilgili görüşleri;
tarihe ve geleneğe bakışı, biçim ve içerik konusundaki düşünceleriyle Türk
şiirinde büyük bir kırılmanın habercisi olur.
Kaynakça
Asiltürk, Baki
(2006), Türk Edebiyatı Tarihi, c.4,
İstanbul, Kültür Bakanlığı Yayınları
Kahraman,
Hasan Bülent (2004), Türk Şiiri Modernizm
Şiir, İstanbul, Agora yayınları
Karaca,
Alaattin (2005), İkinci Yeni Poetikası,
Ankara, Hece Yayınları
Korkmaz,
Ramazan; Özcan, Tarık (2006), Türk
Edebiyatı Tarihi, c.4, İstanbul, Kültür Bakanlığı Yayınları
Yavuz, Hilmi
(2005), Edebiyat ve Sanat Üzerine Yazılar,
İstanbul, YKY